9 Mart 2009 Pazartesi

bir damla gözyaşı düştü içtiğim şaraba hüznün bir parçası mı yoksa sevincin taşması mı?koştum tüm sokaklarını boşluğumun beni aradım korktum,kaçtım ve gülümsedim.yıkıntı bir binanın bodrum katından gelen inlemelere yaklaştım huysuz cesaretimle doğuran bir kadın vardı kardinal kırmızısı kanlar içinde minik yeşil bir şemsiye çıktı içinden.bir an gözgöze geldim kadınla benim bedenimdi ama ben değildim."senin" dedi.aldım açtım şemsiyeyi güneş doğdu birden ve edith piaf beliriverdi bordo ruju ve siyah elbisesiyle la vien rose u söyleyerek yaklaştı yürüyüşünden acısına aktım.acısında rüyalarını yakaladım bıraktım,yürüdüm gittim.bakmadım arkama.şemsiye beni gökyüzüne çıkardı bulutlara selam verdim şarkı söyledim "two less lonely people in the woooooorld" arka koroda kuşlar vardı. zamana bir tokat attım sonra sıkıca sarıldım beni bırakıp gitmedin diye.aşka döndüm yüzümü "gel" dedi "yık da gel önündeki korku duvarlarını" açtı kucağını doldu gözlerim hasretle öylece kalakaldım dilim damağım kuru.kendime kızdım sonra sonsuz ol dedim.şimdi bıraksam evrene tüm parçacıklarımı bir çocuğun burnunun üstüne konar mı?bir ağacın dallarından süzülüp toprağa düşer mi?bir şarkının yarım seslik bir notası olabilir mi?bir kadının teninden rüzgara dağılır mı?ve ey yüce tanrı senin bağrına ulaşır mı?

2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder